-
Rezzan Yücel Bu Gece (1978)
ilk olarak 1978 eurovision şarkı yarışması türkiye elemelerinde rezzan yücel tarafından sahnede laternanın da bulunduğu enfes bir koreografi eşliğinde seslendirilmiş olan, kolay kolay akıldan çıkmayan, yıllar sonra melih kibar'ın yadigar adlı albümünde demet sağıroğlu tarafından yeniden seslendirilen çok özel bir melih kibar çiğdem talu eseri.
3 Yorumutay24 10 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 3
- 4
- 6
- 8
-
Colourshift - Otoyol Misali
Son seçimlerin yaklaşmasına yakın zaman kala karıncalara bile taş çıkarır şekilde çalışan belediyeler, yolu bilmeyenler için içinden çıkılmaz bir bulmaca yaratmışcasına sevinir mi bilmem ama ben bu oyunu oynarken değerli yapımcılarının sıhhatlerini sormadan edemedim. Vakti zamanında oynanmış "elektrik devresini tamamla" oyununa benzemektedir fakat tek dikkat etmek gereken şey doğru yoldan doğru renge gitmektir. Haydi rast gele : )
10 Yorumbymerakli 10 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 7
- 7
- 3
- 3
-
Rocky Olmak İster misin?
Rocky olmak için gerekli unsurlar; - Önce intikam yemini edilir, -60-70 yaşlarında bir eğitmen bulunur, -Engelli koşu ve halter çalışması yapılır, -Bakkal veya marketten battal boy çöp torbası alınır, -Çöp torbaları sauna eşofmanı niyetine vücuda sarılır, -Havuz etrafında, sahil yolunda adeleleriniz çelikleşene kadar koşulur.
48 Yorumalihassan 10 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 7
- 0
- 7
- 5
-
Mustafa Topaloğlu - Obama (Velkam Tu Brezidensi)
Obama'nın ülkemize gelmesiyle herkese bi haller olurken atmosfer dışı ünlümüz mustafa topaloğlu geri kalamazdı ve kalmadı da...
78 Yorumhoanes 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 3
- 8
- 8
- 3
- 4
-
Status Quo - In the Army Now (yettimgari'nin anısına)
Sitemizin duble değerli adminlerinden yettimgari 3 gün içinde askere gidiyor, siteye hiçbir katkısı olmamasına rağmen yazdığı enfes yorumlarla, olur olmaz yaptığı alakasız esprileri ile bizi kendimizden alan yettimgari' yi asker ocağına uğurlarken, "O Şimdi Asker, Canı Neler İster?" yerine konsepte daha bi uyduğu için "In the Army Now" diyoruz. Biz seni cidden seviyoruz yettimgari, sen askerdeyken kapı pencere açık uyuyacağız, hasretini içimize atıp, ayağımıza prangalar vuracağız. Alkışlarla vatan borcunu ödeyerek tekrar aramıza dönmem dileklerimiz ile... Site Adminleri
21 Yorummesut bahtiyar 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 4
- 8
- 1
- 4
-
Zafer Dilek - Adanalı
Birkaç Türk filminde de denk gelebileceğiniz meşhur türkü Adanalı'nın Zafer Dilek'in 1977 yılında çıkan Oyun Havaları 2 adlı LP'sindeki enstrumantal versiyonu...
2 YorumBamBamTusa 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 6
- 4
- 4
- 4
-
Hadi Len
"Hadi Len" birbirinden tamamen bağımsız, iki basit kelimemsi. Sanki hep yan yanaymışcasına ağzımızdan destursuz çıktığında ne farkeder, ne de garipseriz. Dilimize leman kültür tarafından sokulduğu sanılan, hatta Selçuk Erdem'in karikatürlerinde sıkı sık kullanmasından sonra Selçuk Erdem'le anılan, daha sonrasında Cem Yılmaz'ın popülerleşmesiyle Cem Yılmaz'ın üzerine kalan bu söz öbeğinin temelinin gerçekte ne olduğunu öğrenmeye ne dersiniz.(gerekirse belgesel modunda olan site) Videoyu izledikten sonra filmin tamamını izlemiş gibi olmakla beraber Letonya'lı bilim adamları, söz öbeğinin dilinize istemsiz yapışması durumunda "yumiyum" öneriyor. Not: haddi leen.
14 Yorumhoanes 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 7
- 7
- 0
- 1
-
Susam Sokağı - Canavar Şarkısı
sabah kalkınca bir canavar gördüm aynamda bir canavar vardı ama gerek yok korkmaya yatağa saklanmadım hiç ağlamadım canavar bana baktı ve şunları söyledi dedi vapa vapa vapa vapa vu vu vuuu vapa vapa vapa vapa ve du bi duuuuUUU bana vapa vapa dedi bende katıldııııııııııım
7 Yorumkutadgu silik 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 1
- 2
- 8
- 0
- 3
-
Bir başka gece (jenerik)
90lı yıllara ait Cuma gecelerinin alternatifsiz eğlence programıydı. eve gazinoyu getiren teleon kavramından önce, trt mütevaziliğinde de olsa eğlendiriyordu bir şekilde. yani eğlenmeyip ne yapacaksın ki? zira, başka şansın yoktu. ya izleyecektin, ya da uyuyacaktın... benim için, okulsuz 2 günün, yani cumartesi ve pazarın habercisiydi.
10 Yorumkaraktersiz 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 9
- 7
- 3
- 9
-
Bilimin Işığında Kızlara Yaklaşma Stratejileri
''Tüm zamanların en kışkırtıcı Belgeseli!..BİLİMİN IŞIĞINDA KIZLARA YAKLAŞMA STRATEJİLERİ! Asri hakikatler; bu süpersonik,ultra mükemmel, hiper şahane ve limitsiz muhteşemlik ihtiva eden belgesel ile deşifre oluyor...'' Bu sözler vogueman' in son keşfi enfes bir belgeselin sunumundan doğrudan alındı. İlk etapta ısınma turu olarak içinden bir kesiti yayınlıyoruz. Isıta ısıta tüm bölümleri de yayınlamak boynumuzun borcu olsun derken emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Bu belgesel okul projesi için yapılmış olup, buna 'A' vermeyen hocayı allah çarpar demekle yetiniyoruz.
18 Yorummesut bahtiyar 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 1
- 4
- 8
- 3
- 6
-
Cem Karaca - Tamirci Çırağı
1975 yılında çıkarmış olduğu Tamirci Çırağı/ Nerdesin adlı albümünün bir parçası olan Tamirci Çırağı yıllar geçsede halen bir çok kimse tarafından sevilmekte. Bıkmadan dinlenen , acıtan, dramatik, umutsuz bir aşk hikayesinin konu edildiği Cem Karaca Şarkısı. Belki burjuva ve emekçi şarkısıda denebilir, diyenler var.Bu arada Cem Baba 1987'de sürgünden dönmüş, sürgündeyken almanca bir albüm yapmış...
16 Yorumryevisky 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 1
- 1
- 0
- 9
- 7
-
Yonca Stüdyo Orkestrası - Sevemem Artık (Enstrümantal)
Bir Ömür Göksel çalışması. Esin Engin aranjmanı . Stadlarda " I love You X" ya da "X buraya" diye dillere pelesenk olmuştur. Hatırladığım kadarıyla Çöpçüler Kralı filminde kullanılmıştır.Trt Ara Müzikleri albümünden.
13 Yorumhikmetgorkem 09 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 5
- 5
- 3
- 6
-
Alkışlarla Yaşıyorum Tarihçesi
Her şey 2004 yılının Ağustos ayında ''arşiv var, çoktan az frontpage bilgisi var, bol bol da vakit var. E ne duruyorsun site açsana vay vay site açsana'' düşünceleri içinde başladı. Az çok internetin içinde olan herkes ''ben de sağlam arşiv var'' der. Ama benim bahsettiğim arşiv gerçekten sağlamdı. Çoğu kişinin sağlam arşivden kastı şudur: '' abi bende 5684 tane mp3 var'' ya da '' hacı bende çok sağlam fbi warning videosu var. (kişi burada vivid arşivinden bahsediyor) ''. Ama benim bahsettiğim arşiv, hayatımda ilk internete girdiğim bilgisayardan bugüne kadar tüm bilgisayarlarımın hard disklerini saklamak manyaklığı seviyesindeydi. Tabi bende de vardı 5684 tane mp3 ve fbi warningli zilyon tane video, ama ötesi de vardı. Bir zamanlar internet' de paylaşımın çok kısıtlı olduğu yıllarda, herkesin birbirine gönderdiği berber.mp3, ahmet abi arşivi, telefon işletmeleri gibi kayıtların hepsinin eksiksiz olduğu bir arşiv. Tarihe karışmamalıydılar, paylaşmak lazımdı. İşe koyulduk. Sitenin adını koyma kısmına geldiğimde fonda Zeki Müren' den '' işte benim zeki müren'' şarkısı çalıyordu. Kalpten kalbe akışlarla, alkışlarla yaşıyorum. İşte isim bulunmuştu. Ben bu siteyi neden açmıştım? Bir çıkarım ya da para kazanma amacım olduğu için değil. Ben zor bulunur arşivimi paylaşacaktım, insanlar da bilgisayarlarının başında '' helal olsun kim yaptıysa'' diyeceklerdi. Yani bir sanatçının alkışlanmaktan alacağı değersiz egonun bir benzeri benim tek kazancım olacaktı. İsim cuk oturmuştu. Sitede kullandığım ''mesut bahtiyar'' rumuzu da yine aynı şarkının final bölümünde geçen '' adım mesut göbek adım bahtiyar, siz beni hep böyle bildiniz, mesut bahtiyar' dan şarkılar dinlediniz'' bölümünden alındı. Ordan burdan arak bir tasarım ile ilk sayfa yani sitenin ilk sayısı hazırlandı. O zamanlar site sayı sayı çıkıyor, zamanım oldukça yeni sayı çıkartıyordum. O sistemde ziyaretçiler sadece seyirci olarak katılım yapabiliyorlardı. Yani içerik gönderme, yorum yazma, oylama vb.. bir olay yoktu. Siteye giren çıkan olduğunu sadece gönderilen teşekkür e-postalarından ve site istatistiklerinden görüyordum. Bunun dışında ziyaretçi ve site arasında bir etkileşim yoktu. Ama olmalıydı. Çelik' in bile değiştiği devirde internet' de değişmişti. Artık youtube bile açılmıştı. Görece profesyonellerin içeriğinin hakimiyetini, ziyaretçinin içeriği ele geçirmişti. Bir elin nesi var iki elin sesi var mantığı ile işin içine ziyaretçi de katılmış ve internet hızla büyümeye başlamıştı. alkışlarla yaşıyorum sitesi de devre ayak uydurmalı ve web2.0 dedikleri bu sisteme geçmeliydi ve düşe kalka da olsa uzun bir bekleme süresi sonrasında tasarımcı ve programcı Hakan Özfatura tarafından hayata geçirildi. Tabi bu noktada internet aleminde melek yatırımcı denilen benim ise dostum dediğim ''duracell'' in maddi desteğini unutmamak gerekiyor. Artık siteye ziyaretçiler de içerik gönderebiliyorlar, içeriklere yorum yazabiliyorlardı. ''Zeki Müren' de bizi görecek mi?'' misali gerçekten ekranın öbür tarafında da birilerinin olduğunu tam olarak idrak etmeye tam olarak o zaman başladım. Evet artık Zeki Müren' de bizi görüyordu. Görmekle kalmıyor içerik gönderiyor, yorum yazıyordu. Ve işte bu sefer de benim ''awe... (wait for it) some'' dediğim arşivimin ne kadar kısıtlı bir arşiv olduğunu anladığım andı. Serdar Ortaç' ın binlerce dansöz olduğunu keşfettiği sıralarda ben de binlerce arşivci olduğunu keşfettim. Eskiden ayda bir ''on'' civarı içerik eklenirken, artık günde ''on'' civarı eklenmeye başlamıştı. Bu durum da siteye gelen içerikleri elemeden geçirecek bir ekip ihtiyacını beraberinde getirdi. Bu ekip sayesinde hem güncellemeler daha süratli olacak hem de site içerikleri sadece bir kişinin (mesut bahtiyar) beğenisine mahkum kalmayacaktı. Herkesin geçmişinde kesişen benzer ilgi alanları olmakla birlikte, bağımsız beğenileri, yaşanmışlıkları, takıntıları da vardır. Benim için hiçbir şey ifade etmeyen bir çizgi film belki de bir başkasının en güzel çocukluk anısıdır. Ya da benim için hiçbir şey ifade etmeyen nostaljik bir şarkı bir başkasının hayatında ölümsüz bir anısını tazeleyecek kadar önemlidir. İşte bu noktada ekip büyük bir önem kazanıyor. İyi bir ekip hem sitenin formatına yüzde yüz hakim olmalı, hem eklediği içerikler ve yorumlar ile diğer üyelere yol gösterebilmeli hem de tüm bu benzer özelliklerinin yanı sıra birbirlerinden çok farklı olmalılar. Benim için değersiz olan, diğer ekip üyesi için değerli olmalı ki göreceli de olsa çok kişinin bam teline dokunabilelim. Bu amaç doğrultusunda onbeş ay gibi bir süreçte yavaş yavaş onbeş kişilik (iki emekli), hepsi birbirinden farklı bir renk sunan şahane bir ekip kurduk.(hepsi de okumuş çocuklar) Hemen hemen tüm ekibin farklı zevkleri, istekleri, fikirleri ve öngörüleri olduğu için zaman zaman kendi aramızda sitenin geleceği, eklenen içerikler vb.. konularda çatışsak bile enfes geceyarısı msn sohbetlerimiz ile ortak yolu bulduk. (tamamen yalan, onlarca erkeğin bir araya geldiği bir msn ortamında konuşulacaklar bellidir.) Tam bu noktada bugüne kadar sitede emeği geçmiş herkese özellikle şu an aramızda olan ve olmayan tüm adminlere teşekkürü borç biliyorum. Onlar olmadan bu noktaya gelmemiz imkansızdı. Şu ana kadar anlattıklarıma hikayenin ilk bölümü diyebiliriz. Her şey güzel. Kuşlar, böcekler falan. İkinci bölüm ise biraz daha acıklı. Evet tüm taşlar yerine oturmuş, artık günde 300-400 kişinin ziyaret ettiği bir yerden günde 20.000 ziyaretçi rakamını yakalayan bir site olmuştuk. Bu çok güzel bir gelişme olmakla birlikte artan server masrafları karşılanması güç bir hale gelmişti. Server deyip geçmeyin. Hatırlarsanız en son yerel seçimlerde devletin koca koca serverları bile çökmüş ve başbakan çıkıp ''sörvırlar mörvırlar çökmüş'' mealinde bir açıklama yapmıştı. Yani bu server meselesi her zaman büyük sıkıntıdır ve biz de bu sıkıntıyı yaşadık. Site büyüdükçe beklentiler de beraberinde büyüdü. Tüm bu beklentileri karşılamak bizim boyumuzu aşmaya başlamıştı. Biz arka planda yaşanan binbir sıkıntı ile uğraşırken şikayetler de artmaya başlamıştı. Küçük Emrah' ın ''vurmayın'' filminin finalindeki gibi sokaklara çıkıp orayı burayı kırmak ''hep bana vurdular, hep bana'' demek istiyordum. Tam bu esnada Myk Medya' nın kurucu ortaklarından Serdar Kuzuloğlu ile iletişime geçtim. İlk telefon görüşmemizin üzerinden iki gün geçtiğinde kendisi İstanbul' dan İzmir' e geldi ve uzun bir görüşme sonrası yola beraber devam etme kararı aldık. Siteyi yönetme eskiden olduğu gibi yine bizim ekibimizin sorumluluğunda kaldı ve diğer tüm bizi aşmaya başlayan server, tasarım, kodlama, hukuksal durumlar, pazarlama vb... işin civcivli kısımları Myk Medyanın sorumluluğuna geçti. Yani anlayacağınız artık sitenin içeriklerinin, yorumlarının vb... durumlarının sevabı da günahı da bizim ve pek tabi tasarım, kodlama gibi durumlarda da aynısı Myk Medya için geçerli. Fakat sonuç olarak bu ortaklık sonrası yazılan yazılardan en sevdiğim olan ''Myk Medya ve alkışlarla yaşıyorum kardeş oldu'' başlığı durumu en güzel özetleyendir. Neticede her aşamada beraber çalışıyor, karar veriyor ve yol alıyoruz. Sorumluluklarımız belli olsa da işin sonunda biz bir takımız ve iyiyi de kötüyü de beraber paylaşacağız. Öykümüzün son perdesine geldiğimizde ise bu kardeşliğin meyvesi olan alkışlarla yaşıyorum sitesinin yeni yüzünden bahsetmek gerekiyor. Mart ayının başında tamamlamayı düşündüğümüz ve duyurduğum bu versiyonu ayın sonuna eksiği gediğiyle de olsa yetiştirebildik. Bir siteyi sıfırdan yapmanın, hali hazırda var olan ve işleyen bir siteyi yenilemekten çok daha kolay olduğunu gördük. Şimdi tüm bu yaşanan sorunları anlatıp canınızı sıkmak istemem. Sanırım çoğunuzun umrunda da değildir. Ve haklısınız. Siz doğal olarak son kullanıcı olarak size ne verildiğine bakıyorsunuz. Buna devam edin. Biz bu siteyi sizin için yapıyoruz ve sizin memnuniyetiniz olmadan yaptığımız işler tamamen anlamsızlaşıyor. Bu sebeple tüm fikirlerinizi paylaşmak için bu yazının yorum bölümünü kullanabilirsiniz. Her istediğinizin yapılacağına söz vermiyorum fakat her söylediğinizin değerlendireceğine emin olabilirsiniz. Şu an için sitedeki eksik bölümleri ve özellikleri biliyoruz. Fakat siz yine de tüm eksiklerimizi, sizin için önemli olan işlevleri sıralarsanız ''hangisini önce bitirsek?'' sorumuza sağlıklı yanıtlar alabiliriz. Fakat şuna kesinlikle inanın çok yakın bir sürede Myk Medya' nın kattığı güç ile alkışlarlayaşıyorum.com altın günlerini yaşamaya başlayacak. Sizden tek istediğim bu süreçte bize destek olun ve yapıcı eleştirilerinizi üzerimizden eksik etmeyin. Biliyorum çok beklediniz ama az kaldı. Her şey çok güzel olacak. http://www.twitter.com/alkislarla http://www.twitter.com/mesutbahtiyar
139 Yorummesut bahtiyar 09 Nisan 2009
- 0
- 4
- 0
- 2
- 2
- 1
- 1
-
Giydir Bakalım
Türk televizyonculuğunun geldiği son nokta... (bu yorum bile fazla)
10 Yorumtırtkadın 08 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 5
- 6
- 1
- 6
-
Tofaş Candır, Canandır
''Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı'' sloganını desteklercesine bir olay. Her zaman servise zamanında gitmiş, yağı, suyu hiç eksik edilmeyerek çocukluklarından itibaren şımartılan lüks sınıf otomobilllerin tırı vırı sebeplerden bozulmasına karşın, tofaşımız canımız ciğerimiz façayı fena bozmuş halde bile ana işlevini yerine getiriyor. Belki envayi çeşit özelliği yok ama son yılların en gözde akımı minimalizmin en baba mottosu olan ''az çoktur'' işte bu görüntülerle gerçek oluyor. mesut bahtiyar' ın notu: içeriğin açıklaması düzenlenmiştir.
16 Yorumsnatch1903 08 Nisan 2009
- 0
- 0
- 0
- 8
- 2
- 6
- 4